Büyüklerden bazıları (k.s) şöyle buyurmuşlardır: "Sıddîkların önde gelenlerinden son çıkan şey (kötü huy) makâm ve baş olma sevgisidir". Bazıları ise bu dünyevî makâm ve baş oIma konusunda bilinen mânânın hilâfina yorum yapmışlar ve şöyle demişlerdir: "Makâm sevgisi ve lider olma sevdâsı, sıddîklık makâmının ilk adımında çıkar (yok olur)". Bu fakîrin nezdinde kesinleşen ise şudur: Makâm ve baş olma sevgisinin bir türü nefse bağlıdır. Bu kötü huy çıkmadıkça nefs tezkiye edilmiş olmaz, nefs tezkiye edilip arınmadıkça, sıddîklık şöyle dursun, velîlik makâmına bile ulaşılamaz. Baştaki sözü söyleyen büyük zâtların kastettiği şey, makâm ve baş olma sevgisinin (nefse bağlı olan) bu türü değildir. Makâm ve liderlik sevgisinin bir diğer türü beden ile alâkalıdır. Bedenin dört unsurundan ateş cüz'ü yükselmek ister. Onun tabiatından "Ben ondan daha hayırlıyım'' (Sâd, 38/76) sadâsı yükselir. Makâm sevgisinin bu kısmı, nefsin itmi'nânından sonra ve velîlik mertebesine hattâ sıddîklık derecesine ulaştıktan sonra oluşur. Baştaki sözü söyleyen zâtlar, makam ve baş olmanın bu kısmını kastetmiş olmalıdırlar ki onun çıkması, sıddîklık makâmının sonuna ulaşmaya bağlıdır ve Muhammedî meşreb velîlere mahsustur.
Hz. Peygamber'in: "Benim şeytanım Müslüman oldu'' sözüyle haber verdiği şeytanın Müslüman oluşu bu yüksek makâma ulaşmaya bağlıdır. Nitekim bu, erbâbına gizli değildir. "Bu, Allah'ın lütfudur, onu dilediğine verir. Allah büyük lütuf sâhibidir'' (el-Hadid, 57/21). Salât ve selâm, Efendimiz Hz. Muhammed'e, âilesine ve arkadaşlarına olsun.